Çevre, mikroorganizmalardan ( virüs vs.) bitkilere ve hayvanlara kadar tüm canlıları etkileyen ve
onların etrafını saran canlı ve cansız her şeyi kapsayan bir kavramdır.
Canlı (biyotik) faktörler;
Örneğin; ultraviyole ışını sudaki bakteri ve virüs gibi mikroorganizmaların hücre yapılarını bozar ve
onları etkisiz hale getirerek suyu dezenfekte eder. Yalnız UV ışınlarının daha etkili olabilmesi için
uygun debi kapasitesine sahip bir UV sisteminin seçilmesi gerekir.
Güneş ışığı ise toz içerisinde yaşayan bakterilerin etkinliğini büyük oranda azaltır ve sağlığımız için
daha az tehlike oluşturur.
Virüslerin sıcaktan etkilendiği bilimsel olarak bilinmektedir. Özellikle 25-26°C sıcaklıktan itibaren
virüsler olumsuz etkileniyor. Fakat bu bir virüsün yayılmasına engel değildir. Mesela havanın nemi
%100 olunca virüsler bulundukları zemine daha fazla entegre olur. Yani kuru sıcaklık öldürürken nemli
ortam şans tanır.
Örneğin E.Coli bakterisinin üremesi için 37°C optimaldir. Ama biz bunu 30°C çekersek üreme olmaz ya
da çok az olur.
Ormansızlaşma ve ekosistem tahribatlarının iklim değişikliğini arttırıcı yönde etkileri vardır. Bunun
sonucu olarak da virüs ve bakteriler daha geniş alanlara yayılıp insan sağlığını tehdit etmektedir.[4]
Örneğin uzun zamandır tüm dünyayı etkisi altına alan ‘Corona Virüs Salgını’ iklim değişikliği sonucu
oluşmuştur. Dünya iklim değişikliğinin tehlikeli bir ürünü ile mücadele etmeye çalışmaktadır. İklim
değişikliği dünyadaki tüm canlı hayatını etkilerken virüsler ve mikropların yarattığı ölümcül
hastalıklara da neden olmaktadır. Küresel ısınma ve iklim değişikliği bizleri senelerce birçok hastalık
ile karşı karşıya getirdi. Bu durumun ekonomiye etkisi neredeyse 3000 trilyon dolardır. İklim
değişikliği ve virüsler arasındaki bu bağı kavramak yeterince bilimsel kaynak okumayan insanlar için
oldukça zordur. Ancak iklim değişikliği mücadelesi için çalışan uzmanlar için ‘Corona ve benzerleri’ hiç
de şaşırtıcı bir gelişme değil.
Vücudumuzdaki metabolik olayların devamında, besleyici maddelerin gerekli yerlere ulaştırılmasında
ve her gün oluşan atık maddelerin vücuttan uzaklaştırılmasında ‘su’ temel bir aracıdır. Virüs ve
bakterilere karşı korunmanın en iyi yolu güçlü bir bağışıklık sistemidir. Su tüketimi de bunun en etkili
yoludur. Günlük yeterli miktarda su içmek virüsleri ve bakterileri etkisiz hale getirir. Ama sirkeli ve
aşırı sıcak su tüketimi faydadan çok zarar verir.
Bakterilerde optimal pH vardır. Özellikle endemik ya da özelleşmiş olanlar. Optimum pH şartlarında
ısıya oldukça dayanıklı , maksimum ve minimum pH şartlarında azalmalar meydana gelir. Bakterilerde
örneğin kireçli bir topraktan izole edilen bir bakteriyi laboratuvarda asidik bir ortamda üretmeye
çalışılırsa bakteri buna tepki gösterebilir.
Genelde bakteriler için (özel bir tür değilse) 6.8 ve 7.8 arası optimaldir. Virüsler ise normal şartlarda
dış ortamda cansızdır. Bundan dolayı pH ne düzeyde etkiler kesin bir bilgi verilemez.
Bakterilerin toprakta geniş bir yer kapladığını biliyoruz. Hatta toprağın en önemli grubunu
oluştururlar. İçerisinde mineral ve mikroorganizma barındıran toprak sürekli değişim halindedir.
Toprak mikroorganizmaları, ekosistemin kalitesi ve tarımsal ekosistemlerin verimliliğinde çok önemli
bir rol oynar. Farklı ekosistemlerin oluşum sürecinde, azot ve karbon döngüsüyle beraber toprak
oluşumunda önemli etkileri vardır. Ayrıca toprak mikrobiyolojisi topraktaki görünmeyen çoğunluğu
temsil eder ve dünya üzerindeki genetik çeşitliliğinin büyük bir kısmını oluşturur.
Üretici canlılar adından da anlaşılacağı üzere kendi besinlerini kendileri üretir ve başka canlılar da bu
besinleri tüketebilir. Bu canlıların sadece bitkilerle sınırlı olduğunu düşünmek yanlıştır. Bakteriler de
bir üreticidir ve bitkilerin dışındaki üreticiler daha geniştir.
İçlerinde Parazitizm gibi ortak yaşayan (simbiyoz) canlılar vardır. Örneğin; virüsler ve bakteriler
parazittir. Yani bir arada yaşayan farklı iki tür bireyden biri diğerine zarar verir.
Doğada ki besin döngüsünün devamlılığını belirler. Yani canlılar ölünce ayrıştırıcılar ayrıştırma işlemi
sonrasında canlılardaki azotu ortaya çıkarırlar, azot toprağa karışır ve toprakta yaşayan bakteriler bu
azotu tekrar kullanabilir.